10 Kasım 2010 Çarşamba

10 KASIM


Bugün başka bir şey yazmak istemedi canım. Kıyamadım. Hüzün doldum gene, özledim hücrelerimin son mitokondrisine kadar. Yeminler ettim tekrardan sana layık bir evlat olacağım diye. Bunları yazmak istedim sadece...

Olmuyor Ata'm. Sendeki gücü kendimde bulamıyorum. Çırpınıyorum izinden yürümek için, ama memleket öyle hainlerle dolmuş ki, korkuyorum. Ölmekten değil, yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Nefret edilmekten değil, hedef olmaktan korkuyorum. Senin mirasın uğruna çıktığım bu yolda; senin adını yanlış anlaşılarak lekelemekten ödüm patlıyor Ata'm. Seni yanlış anlatmaktan korkuyorum.

İnsana olan sevgini anlıyorum. İnsanların içindeki iyi niyeti her halükarda görebilme yeteneğine hayranım. Deniyorum senin gibi, çabalıyorum, yardım edebilmek için didiniyorum ama yakın çevremdekiler bile göremiyorlar bunu Ata'm.

Devrimlerinin izinden yürümeye çalışıyorum, bundan 100 sene sonra bile zamanın ötesinde fikirlerin olacağını görebiliyorum; ama ölümünden 72 yıl sonra bile senin görebildiğin o parlak geleceğe ulaşamamış bizlerin hata yapmasından korkuyorum. Senin güvendiğin bu millet, an be an mirasından yiyor Ata'm. Senin verdiğin özgürlüklerle, sanki sen bu özgürlükleri lütfedip vermişcesine seni yermeye çalışıyorlar Ata'm, ben utanıyorum. Senin; insanlara hakkı olanı verdiğini düşünüyorlar sadece, ihtirastan hırstan feragat ederek bu vatanın evlatlarını kucaklayabildiğini göremiyorlar ya, işte ben o zaman tiksiniyorum adını lekeleyebilenlerden.

Seni insanlaştırmak adı altında; özel hayatını didik didik ediyorlar Ata'm. Magazin malzemesi yapıyorlar, 72 yıl önce ölümüyle bütün dünyayı yasa sürüklemiş bir lideri. Hakaret ediyorlar, kirletiyorlar. Senin yerine diktatörleri tercih ettiklerini söylüyorlar. Diyorlar ki; sen onlara hak vermemişsin, onların dine bağlı bir biçimde yaşama hakkını elinden almışsın Ata'm. Göremiyorlar senden sonrakilerin; senin isteğinin aksine, seni tanrılaştırdığını. Halkın seni anlamaya değil, seni ezberlemeye zorlandığını göremiyorlar Ata'm.

Senin izinden yürüyen tıpkı senin gibi idealist ve korkusuz gençleri yok ediyorlar Ata'm. Geleceği emanet ettiğin gençler öldürülüyor, susturuluyor. Az biraz sabredip, yaşlanabilecek kadar yaşayanları da demir parmaklıklar ardına tıkıyorlar. Sivil darbe yapmakla, senin kurduğun vatana ihanetle suçluyorlar. Oysa suçlayanların dini imanı para olmuş, yatlarda katlarda geziyorlar. Senin yaşamanla şereflenmiş bir yata fuhuş bulaştırabiliyorlar, senin uyuduğun odalarda bizim vergilerimizi umarsızca çarçur edebiliyorlar Ata'm.

Senin süikast şüphelerine karşın korkusuzca indiğin halkın yanına yaklaşmak bir yana, halkına küfür ediyorlar Ata'm.

Ben özür dilerim bunlar adına. Ne kadar çabalarsak çabalayalım senin başardıklarını başaramamaktan korkuyorum ben Ata'm. Sen kötülerin arasında iyilerin de olabileceğine inanıp, imkan verdin bizlere. Biz ise o imkanları seni karalamak için kullanmayı seçtik Ata'm, özür dilerim.

Ne desem kifayetsiz, ne dilesem yetersiz. Keşke senin gibi toprağın altında olsaydım da, görmeseydim ölmeden uyutulmak ne demekmiş, görmeseydim insanların kötülüğü nasıl sınırsız olabilirmiş.

Sana söz veriyorum, aldığım her nefesle bile senin gösterdiğin yolda yürümeye çabalayacağım için.

Yapamazsam kız bana Ata'm. Yapamayan herkese kız. Sitem et, içerle, hakkındır zira biz senin hakkını teslim edemiyoruz Ata'm.

Huzur içinde uyu, nur içinde yat diyemiyorum. Biliyorum ters dönüyorsun mezarında, kemiklerin sızlıyor...

Ve ben sadece özür dileyebiliyorum.

Hiç yorum yok: