25 Kasım 2010 Perşembe

U-MUTSUZLUK

Romantik olmamam, duygularım olmadığı anlamına gelmiyor elbette. Var, hatta o kadar fazlalar ki bu aralar, bana bile çok geliyorlar. Özetle söylemek gerekirse, bu aralar mutsuzum ve hatta umutsuzum. Hangimiz gerçekten mutlu ki gibi gerekçelerle gelmeyin bana, etrafımdaki 10 insandan 8'i mutsuzdur ama gülümsemek için sebepleri vardır. İşte ben o sebeplerimi de kaybediyorum yavaş yavaş.

En yakın arkadaşlarımla bile konuşamaz oldum bu konuda; çünkü mutlular ve benim mutsuzluğumla onları sıkmaya gerçekten hiç hakkım yok. Kaldı ki, ergen triplerine girmenin de bir alemi yok. Hala bir şeyleri istediğim şekilde başaramamış olmaktan dolayı mutsuzum. Gözlerimi kapattığımda kilometrelerce öteden bile olsa yanımda olacak bir erkeğim olmadığı için huzursuzum. Canımdan çok seveceğim evlatlarım olmadığı için umutsuzum. Garip şeyler bunlar tabi, "yaşın 23 ulan, hele bi soluklan" diyenler de çıkacaktır ama işte demek ki yetmiyor.

İnsanlar benim genelde bu hallerimi pek görmezler. Her daim kahkaha atan, her olayda gülecek bir şeyler arayan bir kızım. Bu kadar çok gülümsememin sebebi de bu sanırım. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunda, yolunda gidiyormuşcasına hayata feyk atmayı benden güzel başarabilen bir insan daha tanımıyorum. Uyandığımda yüzüme taktığım maskelerimi gerçekten seviyorum ama bazen yetersiz kalıyorlar işte. Bu yetersizlik yazdırıyor bana bu satırları.

Geriye dönüp baktığımda ciddi anlamda pişman olduğum hiçbir şey yaşamadım. En azından elimde gurur duyabileceğim bu var. Geçmişimde hesaplaşmam gereken hiçbir şey yok bu da benim bugünü yaşamamı sağlıyor. İşte bir de geleceği yaşayabilsem, gerçekten mutlu olacağım sanırım.

Neyse. Zaman. İlaç değil mi? Bende çok fazla kalmamış gibi hissetmem de normal o zaman.

Hiç yorum yok: