22 Aralık 2010 Çarşamba

Dünyanın En Yakışıklı Adamı

Bugün yazmayı düşümüyordum aslında ama iki dakika önce Sözeri'den sigara almış dönerken 78'nci Yurdun odalarından birinin camında vazoya konulmuş bir demet kırmızı gül görünce yazmaya karar verdim. Hayatım boyunca 3 erkekten çiçek alma şerefine nail oldum ve her ne kadar üçü de özel anlar olsa da hiçbiri birinci adamın yerini tutamaz. Babamdan bahsediyorum tabii ki, benim için en özel olan adamdan. Hakkında daha önce de yazdım ve daha ne kadar yazarsam yazayım kelimeler anlamsız kalacak biliyorum; ama olsun, ben bugün babamın bana getirdiği çiçeklerden bahsetmek istiyorum.

Her kadının babasıyla ilgili unutamayacağı anları vardır, ama yine de kimse kusura bakmasın, dünyanın en muhteşem babası benim babam. Ben kocaman bir kız olup; tek başıma Ankara'ya yerleşene dek her pazar sabahı 5'te uyanıp, önce Belgrad Ormanı'nda koşuya giden ve 6 km koştuktan sonra duş dahi almadan ta Silivri'ye gidip yazlığımızın bahçesinde özenle yetiştirdiği güllerden bir gonca keserek pazar kahvaltısına sırf benim için yetiştiren bir adam sade ve sadece dünyanın en muhteşem babası olabilir. 10 yaşıma gelene dek bıkmadan, usanmadan her akşam yatağa benimle birlikte uzanıp bana kendi uydurduğu masalları anlatan bir adamdan söz ediyoruz, ki inanın hayal gücü gerçekten zayıf bir adamdır benim babam. İstanbul'a Starbucks açıldıktan sonra 2 sene boyunca her akşam yemekten sonra benim için Akmerkez'e yürüyüp bana Chocolate Frappe ve Very Berry Muffin alan bu adam; ameliyat masasından kalkıp narkozdan ayılır ayılmaz beni havaalanından almaya gelecek kadar da gözü karadır hani söz konusu ben olunca, taksilere bile emanet edemez beni.

Karşımda iki kere ağladı bugüne dek; ki annem ameliyat olduğunda bile ağlamadığına bahse girerim. İlki ben Ankara'ya taşındığımdaydı, koskoca adam karşımda resmen "gitme kızım Ankara benim için çok uzak" diye salya sümük ağladı, evet. İkincisi daha da vahimdi, babaannemi kaybetmiştik, en yakın arkadaşı Gürkan Amca iki hafta sonra durup dururken vefat etmişti ve bu iki ölümden 10 gün kadar sonra babamla havaalanı yolundaydık ben New York'a taşındığım için. Yine bir "gitme" ağlamasıydı anlayacağınız ve hayatımda hiçbir insanın gözyaşları bu kadar masum, bu kadar içten, bu kadar... ...olamazdı.

Kadın erkek demeden, herkes annelerine ayrı bir düşkündür ve dünyanın en rahat kadını bile babasıyla belli bir mesafeyi korur değil mi? Bizim durumumuz öyle değil işte, ben ilk erkek arkadaşımı babama anlatmış, ondan tavsiyeler dinlemiştim. Annemin üzerimdeki emeğini asla yiyemem, ama diyorum ya babamın yeri apayrı.

Neticesinde bu adam Ulus'ta fellik fellik altlı üstlü satılık iki daire arayan bir adam. Yedi yıldır evden uzak yaşamama rağmen evlendiğimde alt katında oturacağıma dair iflah olmaz bir umudu var bebeğimin. Ve işte tam da bu sebeple okulumun bittiği gün İstanbul'a tekrar yerleşeceğim, bakanlıkta meslek memuru olmak gibi hayallerimi bir kenara bırakıp yavru ceylanımın kollarına döneceğim ben.

Biraz da her pazar kahvaltısından önce yastığıma bırakılan gonca gülü özlemiş olabilirim tabii. Bu arada babam hala ben Ankara'da dahi olsam o goncaları keser, kurutur ve ben tatil için İstanbul'a döndüğümde yastığıma bir adet taze goncayla beraber bırakır.

Peki ben ne yaptım bugüne dek bu muhteşem adam için? Düşünüyorum da mektuplar yazıp aşkımı dile getirmek dışında pek de bir şey yapmadım aslında. Dünyanın en çalışkan insanı olmadığım için hiçbir zaman mezuniyet töreni konuşması falan yaptığımı göremedi mesela. Liseden bu yana bi yerlerden ödül falan kazanmışlığım da yok. Babalar günlerinde hazırladığım ufak tefek süprizler dışında hiçbir şey sunmadım O'na uzun zamandır. Yine de bıkmadan, usanmadan seviyor beni.

İşte böyle beyler bayanlar. Bugün size babamı anlatmak istedim gülleri görünce. Bir kez daha bahsetmek istedim bu muhteşem adamdan. Bitti, dağılabilirsiniz...

:)

2 yorum:

cipim dedi ki...

yazıyı okuyunca anladımki ben babamı özledimmmmm. senin babanda benimki gibi süper babaymış. Allahım kimseyi babasından ayırmasın. tabiki annesindende.

Witchorexia Nervosa dedi ki...

amin tatlım (: