17 Temmuz 2010 Cumartesi

Bazen

Bazen her şeyi bırakıp sonsuzlukta yaşamak istiyorum. Hani ıssız adaya düşmüş gibi, yanıma alacaklarım da belli. 3 bile değil, 2 tane. Biri içine dalıp asla çıkmayacağım engin bir denizi diğeri de ince yağmur. Bunlar yeter bana. Ne alınırlar söylediklerime ne de gücenirler yaptıklarıma, sadece anlarlar, dinlerler ve konuşurlar. Üçümüzün de ihtiyacı olmaz başka şeylere. Biz birbirimize yeteriz ve birbirimizi yargılamak yerine sadece güleriz.

Suların kenarında, dalgaların sesiyle huzur getiren, en pofuduk yataktan daha tatlı bir hamak. Sınırsız çay ve sigara. Belki bir nargile. Elmalı, cappucinolu ya da kavunlu bir nargile. Közü hiç tükenmeyen, tütünü hiç yanmayan. Bir de deli gibi jelibon, nutella, kola ve cips. Pislik besin maddeleri.

Ve sonsuz muhabbet Deniz'imle, Selin'imle. Yermeden, yargılamadan, yerin dibine batırmadan. Maskeler olmadan, cüzzam olduğu gibi meydandayken. Hem birbirimizin nefesi, yakmaz ki bizim tenimizi...

Serinletir sadece.

15 Kasım 2009 Pazar, Ankara

Hiç yorum yok: